|
|
PANİK ATAK NEDİR ?
İnsanların yaşamlarını devam ettirmeleri, tehlikeli
durumlardan korunmaları açısından anksiyete ve stres oldukça önemlidir.
Anksiyete kısaca kaygı veya bunaltı olarak tarif edilebilir. Anksiyeteli
kişi sıkıntılı ve heyecanlıdır, aniden kötü bir haber alacak veya kötü bir
şey olacakmış gibi hissedebilir. Bu ruhsal belirtilere çarpıntı, nefes
darlığı, terleme, titreme gibi bedensel belirtiler de eşlik edebilir.
Anksiyete normalde tehlikeli durumlarda kişinin kendisini korumasına
yardımcıdır ve belirli hedeflere ulaşmak için zorlayıcı olmaktadır.
Tehlikenin algılanması ile döğüş ya da kaç ilkesi uygulanır. Örneğin
ısırmak amacıyla üzerine koşarak gelen bir köpeği gören kişide ilk tepki
köpekten kaçmaktır. Köpeğin saldırısı tehlikelidir, bu saldırıya duyarsız
kalmak kişinin yaralanmasına sebep olur. Bu tehlikeyi sezerek korkmak
kişinin kendisini koruma mekanizmalarını harekete geçirmek açısından
önemlidir. Benzer şekilde sınava girme kaygısı sayesinde sınavlara daha
iyi hazırlanılır. İşinde başarısız olma kaygısı olan kişiler işini daha
dikkatli yaparlar.
Sağlıklı kişilerde korku ve kaygının nedeni bellidir. Hastalık durumunda
ise nedensiz korku ve kaygı duyulur. Hastalık düzeyinde kaygı tek başına
olabilir ve bu anksiyete bozukluğu olarak adlandırılır veya depresyon,
alkol-madde bağımlılığı, tiroid bezi hastalıkları gibi çeşitli bedensel ve
ruhsal hastalıklara eşlik edebilir.
Kişinin yaşamı boyunca anksiyete bozukluğu geçirme oranı % 25
dolayındadır. Çoğu kişi bu hastalığı doktora başvurmadan kendi başına
atlatmaya çalıştığı için psikiyatriye başvuranların sayısı oldukça
düşüktür.
Ansiyete bozuklukları çeşitlidir:
Panik bozukluğu
Yaygın anksiyete bozukluğu
Sosyal fobi ve diğer fobiler
Obsesif kompulsif bozukluk
Travma sonrası stres bozukluğu
1.PANİK BOZUKLUĞU (PANİK ATAK)
Anksiyete belirtileri ataklar halinde gelir. Ataklar genelde 15-30 dakika
kadar sürer. Atakların sıklığı ve şiddeti tanı açısından önemlidir. Panik
atağın ne zaman geleceği bilinmez ve bu da kişilerin kaygısını artıran
sosyal uyumunu bozan en önemli etmenlerden biridir.
Genelde gençlik döneminde ortaya çıkar. Gerçek nedeni bilinememektedir,
ancak sıklıkla stres yaratan önemli yaşam olayları ile ilişkisi vardır
(okulu bitirmek, evlenmek, çocuk sahibi olmak, yeni bir işe başlamak,
yakınını kaybetmek, ağır hastalık geçirmek gibi).
Panik atağı sırasında aşağıdaki belirtilerden en az dördü bir arada
bulunmalıdır:
Çarpıntı
Terleme
Nefes darlığı, boğuluyormuş gibi hissetme
Titreme
Baş dönmesi
Bulantı
Yaşadıklarının gerçek olmadığı hissi
Ateş basması veya üşüme hissi
Bedeni uyuşuyormuş gibi hissetme
Göğüs ağrısı
Ölüm korkusu
Aklını yitirme veya çıldırma korkusu
Panik ataklarda yukarıdaki belirtiler yanında aşağıdaki özellikler de
önemlidir:
Ataklar genelde aniden ortaya çıkar, atak ortaya çıktığında bunu
durduracak bir yol yoktur.
Kaygının şiddeti ile yaşanılan durum arasında genelde bağlantı yoktur.
Atak genelde birkaç dakikada geçer, ancak bazen daha uzun süre devam eden
ataklar olabilir.
Atakların sıklığı kişiye göre değişir, ayda bir iki tane olabileceği gibi
bazılarında hemen her gün görülebilir veya sık tekrarlayan ataklardan
sonra uzun bir süre atak görülmeyebilir. Panik ataklarının ortaya çıkışı
belli bir nedene bağlı olabilir veya nedensiz olarak kendiliğinden ortaya
çıkabilir. Sadece baş dönmesi ve çarpıntı belirtileri ortaya çıkıyorsa
sınırlı belirtileri olan ataktan bahsedilir. Sınırlı belirtileri olan
ataklar iyileşme sürecinde olabileceği gibi ağır atakların öncü
belirtileri de olabilir. Panik ataklar panik bozukluğunda görülmesinin
yanında fobiler ve travma sonrası stres bozukluğunda olduğu gibi diğer
anksiyete bozukluklarında da görülebilir.
Ruhsal belirtilere bedensel belirtilerde eşlik ettiği için hastalar
genelde bedensel sorun olduğunu düşünür ve öncelikle başka branştan
hekimlere başvururlar. Yaşadıklarının ruhsal bir sorun olabileceğini
akıllarına getirmezler veya kabul etmek istemezler.
Panik atakları genelde tehlikeli değildir, ancak kişi kontrolünü yitirdiği
duygusuna kapıldığı için tedirgindir. Tedavi edilmediği taktirde ciddi
sonuçlar doğurabilir. Panik atağı geçirmiş kişilerin en büyük korkusu aynı
şeyi tekrar yaşamaktır. Bu nedenle panik yaratan durumdan uzak durmaya
çalışırlar sonuçta fobiler ortaya çıkabilir. Bunların içinde en önemlisi
agorafobidir (açık alan korkusu). Kişiler dışarıya çıktığında panik
yaşayacağı korkusu ile evde kalmayı tercih eder ve bir süre sonra hiç
sokağa çıkamaz olabilir. Bu durumda yaşam kalitesi düşer, sosyal
aktiviteler ve hobiler için harcanan zaman azalır, kişi kendisini hasta ve
diğer kişilere bağımlı hissetmeye başlar, yalnız başına evde duramaz veya
sokağa çıkamaz, çalışamaz veya işine gidemez duruma gelebilir. Hastalar
panik ataklar sırasında sıklıkla acil servislere başvururlar. Zamanla
depresyon, alkol-madde bağımlılığı ve intihar görülebilir.
Aslında bütün bunların olmaması için bir an önce doktora başvurmak
önemlidir. Sonuçta panik bozukluğu uygun ilaç tedavisi ile kolayca tedavi
edilebilen bir rahatsızlıktır.
PANİK ATAKLARI NEDEN OLUR?
Gerçek neden bilinememektedir. Neden olan faktörler kısaca biyopsikososyal
olarak ifade edilebilir. Bu konuda çeşitli teoriler vardır. Bazı
araştırmacılar beynin temporal lobunun işlev bozukluğu veya hastalığın
öğrenme yolu ile geliştirilmiş olduğunu ileri sürmektedir. Bazı
araştırmalarda ise beyinde nörotransmitter (haberci) dediğimiz maddelerin
düzenlenmesi ve işlevlerinde bozukluk olduğu öne sürülmektedir.
Stresli yaşam olayları panik atakların ortaya çıkışını tetiklemektedir.
Yakın dönemde kayıp yaşamış veya yakınlarından, işinden veya bulunduğu
çevreden ayrılmış kişilerde yaşamlarındaki bu değişikliklerle panik
ataklarının başlangıcı arasında ilişki olduğu gösterilmiştir.
Araştırmacılara göre stresli yaşam olayı kişinin direncini düşürmekte ve
bu dönem hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırmaktadır.
Ailesel yatkınlık vardır. Panik hastalarının yakınlarında panik ataklar ve
depresyon gibi başka ruhsal bozukluklar sıktır. Hastalık genelde 25
yaşından önce başlar. Kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazladır.
Çocuklarda da görülebilmektedir.
Kafeinli gıdalar ve kokain gibi uyarıcılar atağı ortaya çıkarmaktadır.
Panik ataklar panik bozukluğunda olduğu gibi tek başına ortaya çıkabildiği
gibi kalp hastalıkları, solunum yolu ve endokrin hastalıklar gibi çeşitli
bedensel hastalıklara da eşlik edebilir veya alkol madde bağımlılığı ile
birlikte görülebilir.
PANİK BOZUKLUĞU VE PANİK ATAKLAR NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Yapılan araştırmalar panik atak geçiren kişilerin psikiyatriye başvurmadan
önce ortalama 10 ayrı doktora başvurduğunu göstermiştir. Bu hastaların
panik atağı geçirdiği genelde anlaşılamamakta ve bu nedenle yanlış tanı ve
tedavi sık olmaktadır. Panik ataklar sıklıkla kalp krizi ile
karıştırılmaktadır. Bu hastalar atak sırasında sıklıkla “kalp krizi
geçiriyorum” kaygısı ile acil servise başvururlar. Aynı şekilde ataklar
kalp hastalığı ile karıştırılıp buna yönelik tedavi başlanabilmektedir.
Bu nedenle doğru tanı konması önemlidir. Doğru tanı koyabilmek için
ayrıntılı fizik muayene, ruhsal muayene yapılmalı, nörolojik, endokrin,
kalp ve solunum sistemi hastalıkları araştırılmalıdır. Bedensel bir
hastalığın ortaya çıkması panik atak olmadığını göstermez. Bazı bedensel
hastalıklara panik ataklar da eşlik ediyor olabilir. Bu durumda yine panik
atakları önlemeye yönelik tedavi başlanmalıdır.
Panik bozukluğunun en uygun tedavisi ilaç kullanımının yanında bilişsel ve
davranışçı terapi tekniklerinin kullanılmasıdır. Gevşeme egzersizlerinin
de hastaya öğretilmesi faydalı olabilir. Panik atakları sırasında ilaç
kullanımının pek faydası olmaz. Uygun doz ve uygun süre ilaç kullanımı ile
atakların tekrarlaması önlenir. Yine diğer terapi yöntemlerinde amaç
atakların tekrarını önlemektir.
Panik atağını uyaran gıdalardan uzak durulması, uyku ve yeme
alışkanlıklarının düzenlenmesi atakları önlemeye yardımcıdır.
rahatsızlığını düşündürdüğünden, ilk başvuruların genellikle hastanelerin
acil servislerine ya da kalp hastalıkları uzmanlarına yapıldığı, toplumda
görülme sıklığının %5''lere ulaştığı tahmin edilen önemli bir
rahatsızlıktır.Hastalığın bir kalp rahatsızlığı değil, psikiyatrik bir
rahatsızlık olduğunun anlaşılması, uzun bir zaman alabilmekte, bu durum
zaman ve para kayıplarına neden olabildiği gibi, tedavinin uzamasına ve
gecikmesine de neden olmaktadır.Hem tanı öncesi harcama ve maliyetleri,
hem de tedavi sürecindeki giderler ile iş kayıplarından ortaya çıkan
maliyetler düşünüldüğünde, büyük ekonomik kayıpların söz konusu olduğu
görülür.Sadece parasal maliyetleri nedeniyle değil, hastanın ve ailesinin
günlük yaşamını, moral yaşamını da çok olumsuz bir şekilde etkilediği,
yaşam kalitesini düşürdüğü ve genel yaşam doyumlarını yokettiği için
önemli bir sorundur.
PANİK BOZUKLUĞU NEDİR ?
Herhangi bir neden yokken, ani olarak, beklenmedik bir anda ve yerde
ortaya çıkan ve "panik atağı" olarak adlandırılan yineleyici yaşantılarla
kendini gösteren bir hastalıktır.
Bir panik atağı yaşantısında aşağıdaki belirtilerin en az dördü görülür:
Fizyolojik Belirtiler :
Göğüs ağrısı ve göğüste sıkışma hissi
Çarpıntı
Nefes alamama, boğulacakmış gibi olma hissi
Terleme
Bulantı ya da karın ağrısı
Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş, bayılacakmış gibi olma
Titreme
Vücutta uyuşma ve karıncalanmalar
Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları
Kendini ve çevreyi algılamada gariplik
Düşünsel-Zihinsel Belirtiler :
Hastada ortaya çıkan fizyolojik belirtilere;
Ölüm korkusu
Felç olma korkusu
Kontrolünü kaybetme ya da delirme korkusu
gibi şiddetli korkular yanında, yeni atakların geleceğine ilişkin bir
beklenti eşlik eder.
Bu tablonun ortaya koyduğu psikiyatrik rahatsızlığa panik bozukluğu, bu
rahatsızlığı betimleyen belirtilerin görünümüne de panik atağı diyoruz.
Yukarıdaki belirtilerden 4''den daha azı görülmesi halinda ''kısıtlı
belirtili atak'' olarak adlandırılıyor.
Panik atak yaşantıları, fobilerin de içinde yer aldığı anksiyete
bozukluklarında, hipertroid, guatr, bazı kalp rahatsızlıkları, astım,
diabet, epilepsi gibi bazı fiziksel hastalıklarla birlikte de
görülebilmektedir. Alkol, uyuşturucu ve bazı uyarıcı ilaçların alımında da
panik atakları ortaya çıkabilir.
Bu belirtiler beklenmedik bir anda ortaya çıkar ve 5-10 dakika içinde en
yoğun düzeylerine ulaşır. Çoğunlukla 10-15 dakika kadar süren ataklar,
bazen yarım saat kadar, nadiren de 1 saatten daha fazla sürebilir. Ilk kez
panik atak belirtileri ile karşılaşan kişi, bir kalp krizi geçirmekte
olduğu korkusuyla ya bir hastanenin acil servisine ya da bir kalp
hastalıkları uzmanına başvurur. Yapılan tetkiklerde herhangi bir tıbbi
bulguya rastlanmaz. Hasataya rahatlatıcı bir iğne yapılarak ve önemli bir
şeyi olmadığı, biraz dinlenirse bir şeyi kalmayacağı söylenerek evine geri
gönderilir.
Hastalar, ilk tetkiklerde, nadiren, rahatsızlığının nedenlerinin
psikolojik olabileceği söylenerek, bir psikiyatriste yönlendirilir.
Rahatlamış bir vaziyette evine dönen hasta, ikinci bir atakla
karşılaştığında daha büyük bir korkuya kapılarak, yine acil servisin
yolunu tutar. Yeni tetkikler ve yeni tedavi önerilerini yinelenen panik
atakları izler.
Hastanın anlamlandırmakta güçlük çaktiği bu süreç içerisinde, hastanın
ailesinde ve çevresinde hastaya karşı tepkiler de oluşabilir. Hastanın
şikayetlerinin gerçek değil de, hastanın kaprisleri olduğuna dair kuşkular
ortaya çıkabilir. Güçlenerek yinelenen ataklar sonucunda, hastanın
gerginliği ve huzursuzluğu artar ve ataklar arasındaki beklenti ankisiyeti
güçlenerek gelişir. Beklenti anksiyetisi güçlendikçe, ataklarda ortaya
çıkan korkularının şiddeti de artar.
Panik atakların ortaya çıkma sıklığı, panik atak belirtilerinin etkili
olduğu süre ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Sıklıkla, haftada ortalama
bir atak görülebilir. Bazı kişilerde de, bir panik atak yaşantısından
sonra, bir ya da bir kaç ay boyunca başka bir atak görülmeyebilir. Panik
atakların ortaya çıkış şekli kronik fakat, inişli çıkışlıdır.
Hiç beklenmedik zamanlarda ve yerlerde ani olarak ortaya çıkan ataklar ve
giderek güçlenen atak beklentisi nedeniyle hastanın davranışlarında ve
günlük alışkanlıklarında bazı değişiklikler ortaya çıkar.
PANIK ATAKLARA KARŞI ALINAN ÖNLEMLER :
Panik atak yaşantılarında, fizyolojik ve düşünsel belirtilerin yanında
davranışsal belirtiler de ortaya çıkar.Bazı hastalar, evde yalnız
kaldıklarında ya da yalnız başlarına sokağa çıktıklarında başlarına
geleceklere ilişkin olumsuz düşünceler ve korkular geliştirdiklerinden, bu
tür durumlara karşı çeşitli önlemler alırlar. Hastaların aldıkları bu
önlemlerin bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Işe gitmemek, evden çıkmamak.
Ev işi, spor, gezi, yürüyüş, seks, namaz gibi efor gerektiren
etkinliklerden vazgeçmek.
Atak sırasında bayılma, ölme ve fenalaşma halinde olacaklar için önlem
almak:
Etek yerine pantolon giyme (Bacakları görülmesin diye),
Yanında fazla para bulundurmama,
Takı takmama (çalınmasın diye).
Ataklara neden olduğuna inandıkları şeyleri yiyip içmemek. Çay, kahve,
kola, alkol,vb.)
Atakları önlemek için gereğinden fazla yemek yemek.
Evden çıkarken alkol, madde, ilaç kullanmak.
Ataklar sırasında gerekli olabilecek ya da takları önleyeceğini
düşündükleri şeyleri yanında taşımak:
Su, alkol, ilaç, bisküvi, şeker, kolanya vb.
Kendi evinin, eşinin adres ve telefonları,
Doktorun adres ve telefonu,
Atak sırasında yardım alabilmek için;
Bütün günü hastahane bahçesinde geçirmek,
Güzergahını hekim, acil servis ve eczane bulunan yerlerden seçmek
Kontrol kaybı ve çıldırmaya karşı;
Evdeki bıçakları kilit altında tutmak
Çocuklardan uzak durmak
Balkon kapısını, dış kapıyı kilitli tutmak
İntihar riskine karşı, ilaç, çamaşır suyu, vb. tehlikeli maddeleri kilit
altında tutmak
Hastaların aldıkları önlemler konusunda, ilk panik atakların geçirildiği
yer, ortam ve durumlar belirleyici olmaktadır.
GÖRÜLME SIKLIĞI ve ORANLAR :
Panik ataklar ve panik bozukluğu her yaşta görülebilir. En sık, 20-30
yaşlarında başlar. İlerleyen yaşlarda görülme sıklığı azalır. Kadınlarda
erkeklere göre yaklaşık 3 kat daha sık görülür. Panik bozukluğu tanısı
konmuş hastaların %80''i kadındır. Kırsal bölgelerde nadiren görülürken,
kentlerde görülme sıklığı giderek artmaktadır. Evli kişilerde bekarlardan
daha az rastlanmaktadır. Dul ve boşanmış kişilerde ise, evlilere oranla
yaklaşık 4-5 kat daha sık rastlanmaktadır. Değişik çalışmalarda panik
bozukluğunun yaşam boyu yaygınlığı 1,5-3,5 olarak saptanmasına karşılık
giderek arttığı bilinmektedir. Değişik hastalıklara ve durumlara bağlı
olarak ortaya çıkan panik ataklar ve sınırlı belirtili panik atakların
görülme sıklığının %15-20''lerde olduğu düşünülmektedir. yani toplumumuzun
yaklaşık %25''inin panik bozukluğu ya da panik ataklarla karşılaştığı
kabul edilmektedir.
Aşağıdaki tabloda panik atakların ortaya çıktığı diğer psikiyatrik
rahatsızlıklarla, diğer tıbbi ve genel durumların bir listesi verilmiştir.
Panik atak yaşantılarının görüldüğü
diğer psikiyatrik rahatsızlıklar :
Diğer Anksiyete Bozuklukları : Akut stres bozukluğu, Posttravmatik stres
bozukluğu, Özgül (basit) fobiler , Sosyal fobi, Genelleşmiş (yaygın)
anksiyete bozukluğu, Agorafobi, Obsesif-kompülsif bozukluk, Ayrılık
anksiyetesi bozukluğu, Duygudurum Bozuklukları, Anksiyeteli depresyon
Psikotik Bozukluklar, Şizofreniform bozukluk, Şizofreni, Hezeyanlı
bozukluk, Somatoform Bozukluklar, Somatizasyon bozukluğu, Konversiyon
bozukluğu, Hipokondriazis Diğerleri
Depersonalizasyon bozukluğu, yapay bozukluk, Temaruz
Panik atak yaşantılarının görüldüğü
diğer genel tıbbi durumlar : Endokrin Bozuklukları, Hipo/hipertiroidizm,
Feokromasitoma, Hipoklisemi, Hiperkortisolizm, Entoksikasyonlar, Kafein,
Kokain, Amfetamin, Yoksunluk Belirtileri
Sedatifler, Barbitüratlar, Alkol, Diğer Etkenler, (PAT) Paroksismal
atrial taşikardi
Beyin tümörü, Epilepsi, Demyelizan hastalıklar, Ağır metal
entoksikasyonları
Vitamin B12 eksikliği, Brusellozis, Kollagen doku hastalıkları, Aspirin
intoleransı
KOAH, Pulmoner emboli
(Şerif ÖZER,1998)
PANIK ATAK ALT TIPLERI :
Üç panik atak alt tipini kısaca belirtelim.
1) Beklenmedik Panik Atakları :
Hiçbir nedene bağlı olmaksızın birdenbire ve kendiliğinden (spontan)
ortaya çıkan panik atakları. Panik bozukluğunda görülen ataklar bu
türdendir.
2) Duruma Bağlı Panik Atakları :
Hemen her zaman, tetikleyen bir duruma bağlı olarak ve bu durum ya da
nesneyle karşılaşıldıktan hemen sonra ortaya çıkan panik ataklarıdır.
(Örneğin: Özgül fobilerde yılan ya da köpek ile her karşılaşıldığı zaman
ortaya çıkan panik atağı bu türdendir).
3) Durumsal yatkınlık Gösterilen Panik Atakları :
Çoğu zaman panik atağına neden olan tetikleyici bir durum ya da nesne
bulunmamakla birlikte, bu tür panik atağı tetikleyici ile her karşılaşmada
ya da her karşılaşmadan hemen sonra ortaya çıkmayabilir. (Örneğin:
Atakları daha çok araba kullanırken ortaya çıkan bir kişinin, araba
kullandığı ancak panik atağının görülmediği zamanların da bulunması ya da
panik atağının araba kullanmaya başladıktan hemen sonra değil de uzun bir
süre sonra ortaya çıkması gibi).
PANIK BOZUKLUĞU ALTTIPLERI:
Araştırmacılar, panik bozukluğunun tek tip bir bozukluk değil,
karakteristik bazı özellikler açısından farklı gruplar altında
kümelendiğini farketmişler, panik bozukluğunu farklı alttipler altında
tanımlamaya çalışmışlardır. Bu alttipler;
Klasik panik bozukluğu : Kişide önce çarpıntı, heyacan, hızlı soluk alıp
verme ve boğazda düğümlenme başlar. Göğüste sıkışma, sol kola vuran ağrı
ve uyuşma görülür. Sanki kalbin solunumun duracağı, kalp krizi
geçirileceği hissi oluşur.
Kognitif panik : Daha çok kişinin bilinç ve algılama sistemlerini etkiler.
Kendini, bedenini tam, gerçekçi ve bütüncül algılayamama, ruhun bedenden
ayrılması hissi, etrafı sisli, cisimleri uzaktan farklı algılama, baş
dönmesi, boşlukta olma hissi oluşur.
Nonkognitif panik : Kognitif panikteki belirtiler görülmez. Daha çok bir
fenalık, göğüste baskı, çarpıntı hissi oluşur.
Aleksitimik panik : Zaman zaman nöbet şeklinde ortaya çıkan bedensel
belirtilerin ortaya çıktığı bir alttiptir.
Gastro intestinal panikler : Midede, karında başlayıp göğüse doğru dalga
dalga yayılan fenalık hissidir. Boğazda düğümlenme, tıkanma hissi oluşur.
Bulantı, şişkinlik, gaz, ishal olabilir.
Korkusuz (nonfearful) panik bozukluğu : Panik bozukluğu tanı kriterlerini
tam olarak karşılayan bir durumdur. Buradaki panik ataklarda subjektif bir
korku ve anksiyete görülmez. Bu gruptakiler, nöroloji ve kardiyoloji
uzmanlarına daha çok müracaat ederler. kardiyolojji hastaları arasında bu
oran %40''lar civarında bulunmuştur.
Uyku (noktural) panik atakları : Herhangi bir gerçek neden yokken, uykudan
ani bir çarpıntı ve korku ile uyanıldığı yineleyici paniklerdir. Panikle
hemen pencere açılır ve hava alınmaya çalışılır. Uykuda "panik gelir
ölürüm" anksiyetesi kişinin uykusunu kaçırır, kişi uyumaktan kaçınır.
Uyku panik bozukluğunda en sık görülen belirtiler dispne, sıcak basması ve
bunu izleyen çarpıntılardır. Klasik panik bozukluğu ile
karşılaştırıldığında, belirtiler klinik olarak daha ciddi ve ağırdır. Atak
sıklığı daha fazla, somatik (bedensel) duyumlar daha yoğundur.
Uyku panik bozukluğu olanlar arasında ve bu kişilerin geçmiş yaşam
öykülerinde depresyona daha sık bir şekilde rastlanmaktadır.
Başlangıçta sadece uykuya dalma güçlüğü görülürken, uykuda gelen
yineleyici paniklerle uykuya dalma korkusu gelişir. Bu kişiler, tek
başlarına yatağa gitmekten, yalnız yatmaktan ve uykuya dalmaktan
korkarlar. Klasik paniklerdeki ölüm korkusu, aklını kaybedeceği ya da
çıldıracağı korkusu ile kontrolünü kaybetme korkusu daha seyrek rastlanan
belirtilerdir.
Uyku panik bozukluğu ile klasik panik bozukluğu arasındaki farklar :
Dispne, sıcak basması, çarpıntı daha sıktır Somatik duyumlar daha
fazladır.
Klinik daha ağır ve daha şiddetlidir. Gün içindeki atak sayısı daha
fazladır.
Geçmişlerinde ve halen depresyon daha sıktır. Uyku bozukluklarının her
türü daha fazladır.
Uykuya dalma korkusu fazladır. Çıldırma, kontrolünü yitirme ve ölüm
korkusu daha azdır.
Uykunun non-REM döneminde ortaya çıkar. En çok görülen tetikleyici
etkenler:
Relaksasyon ve uyku deprivasyonudur. olarak sıralanabilir.
PANIK BOZUKLUĞUNDA DIKKATI ÇEKEN NOKTALAR :
Genel nüfusun %10''unun yaşamlarında en az bir kez
panik atak yaşantısı geçirdikleri tahmin edilmektedir.
Genel nüfusun %6''sında panik bozukluğunun geliştiği tahmin edilmektedir.
Panik bozukluğu problemi olanların %50''sinde agorafobinin geliştiği
görülmektedir.
Agorafobi, %75 oranında panik bozukluğunun ilk bir yılı içinde ortaya
çıkmaktadır.
Panik bozukluğu olanlarda depresyonun (%50), intihar girişimleri (%20) ve
intihar düşüncelerinin (%40)ortaya çıkma olasılığı oldukça yüksektir.
Panik bozukluğu olanlarda sosyal fobinin görülme olasılığı %30''lar
civarındadır.
Alkol ya da madde kullanım bozuklukları daha sık görülmektedir.
Panik bozukluğu olanlarda, somatizasyon bozukluğu, iki uçlu mizaç
bozuklukları ve şizofreni gibi psikiyatrik sorunların görülme sıklığı daha
yüksek olduğu bulgulanmıştır.
RISK FAKTÖRLERI :
Panik bozukluğunun risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
20-35 yaş arasında bulunmak
Kadın olmak
Ayrılmış, boşanmış ya da dul olmak
Özellikle erken yaşlarda ayrılık anksiyetesi öyküsünün bulunması
Çocuklukta cinsel taciz öyküsü
Erken yaşlarda aşırı sorumluluk yüklenmek
Geçmiş yaşam öykülerinde travmatik yaşantılar
Düşük eğitim düzeyinde bulunmak
Kentlerde yaşamak
Depresyonla iligili geçmiş yaşam öyküsü
Ailede ve yakınlarda panik atak ya da depresyon yaşantıları
PANIK BOZUKLUĞUN TEDAVISI :
Panik bozukluğunun tedavisinde insanın üç farklı boyutu esas alınır :
Fiziksel boyut (duyumlar)
Zihinsel boyut (düşünceler)
Davranışsal boyut (davranışlar)
Bu üç farklı boyutta temel olarak üç aşamalı bir tedavi süreci esastır :
Panik atakların durdurulması
Beklenti anksiyetesinin giderilmesi
Panik ataklara bağlı olarak ortaya çıkan agorafobi ve diğer kaçınmalarla,
davranış değişikliklerinin düzeltilmesi.
Bu üç aşama ile ilgili çalışmalar, farklı yaklaşımlarca farklı şekillerde
ele alınır. Belli başlı tedavi yaklaşımlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Farmokolojik (ilaçla) Tedavi : Panik bozukluğunun
ilaçla tedavisinde, trisiklikler, benzodiazepinler, MAOI''ler, RIMA, SSRI''ler
ve diğer serotonerjik ilaçlar kullanılmaktadır.
Davranışçı yaklaşımlar : Önceden belirlenmiş sınırlı hedefler
doğrultusunda, hastanın kaçındığı yer ve durumlar ile, aşamalı olarak
tekrar tekrar karşılaştırılmasını içeren "üzerine gitme" ve
"duyarsızlaştırma" eğitimleri. Böylece, kaçınılan yer ve durumlar
karşısında yaşadığı anksiyete ve korkulara karşı duyarsızlaştırılmaya
çalışılır.
Bilişsel yaklaşımlar : Hastanın farkedemediği nedenlerle ortaya çıkan
çarpıntı, terleme, nefes alamama, baş dönmesi, vb. panik atağının bedensel
belirtilerinin, kalp krizi geçirerek öleceği, felç geçireceği ya da
çıldıracağı şeklindeki gerçekçi olmayan inanışların, felaket
beklentilerine dönüşmüş yanlış yorumların giderilmesine çalışılır.
hastalık ve hastalığın işleyiş süreçleri üzerinde bilgilenmek esastır.
Bilişsel-Davranışçı yaklaşımlar : Hem davranışçı hem de bilişsel
yaklaşımların bir sentezi şeklinde ortaya çıkan bir yaklaşımdır.
Psikodinamik yaklaşımlar : Daha çok psikodinamik süreçlere ağılık vererek,
bu süreçleri aydınlatıp açığa çıkartarak panik bozukluğunu tedavi etmeye
çalışır.
Panik bozukluğunun tedavisinde, klasik tedavi yaklaşımları içinde ya da
yanında,
Nefes alma teknikleri ve diyafram güçlendirme ile ilgili çalışmalar,
Egzersiz ve Gevşeme teknikleri,
İmgeleme çalışmaları,
Katatonik Görüntü Yaşantısı,
Hipnoterapi
gibi uygulamalar ve teknikler de etkili bir şekilde kullanılıyor.
|